28 Mayıs 2011 Cumartesi

O hamburgerleri çok güzel hazmettik - Engellileri Ötekileştirmeyin

        
'O hamburgerleri çok güzel hazmettik.'


       Son iki gün içinde Twitter da o kadar çok bu yazı paylaşıldı ve '#BurgerKing yeme ' tarzı yazılar yazıldı ki ben de yorumumu Twitter'a sığmadığı için buraya yazayım dedim. 
Yazı Radikal Gazetesi yazarı Ezgi Başaran'ın Bu hamburgeri hazmedebilecek misiniz? başlıklı yazısıdır. 41 yaşındaki bir engelli vatandaşımıza telefon şubelerinden birinde yapılan insanlık ötesi eylemden bahsedilmiş. Telefonla sipariş aldıkları için makineleştiğine, insani eylemlerinden uzaklaştığına kendini değersiz görmeye başladığına değinilmiş.Yazının bu kısımları gayet güzel. Fakat sonu öyle bir bağlanmış ki çocukken yaptığımız 'Ben Ayşeyle konuşmuyorum artık O'nun arkadaş grubuna da küstüm. Hiç birine selam vermicem' davranışına dönmüş. Pardon da kimse kimseye 'git 11 saat çalış, salak bir şube müdürünün yersiz egolarına maruz kal, ülseratif yiyecekler ye kanserden öl' demiyor. 41 yaşındaki engelli vatandaşımız bu işi bulduysa daha iyilerini de bulur. Belli ki içinde çalışma azmi var. Bir insana engelli diye acımak yapılacak en büyük kötülüktür. O'nu diğerlerinden ötekileştirmektir. Kendi vicdan sesinize göre 'ay şöyle olmuş, böyle olmuş, yazıkk' tarzı yorumlar yaşadığı muameleden daha acı veren bir durumdur eminim. Sonuçta o muameleye engelli olduğu için maruz kalmıyordu. Diğer şube arkadaşlarının hepsi gibi maruz kalıyordu. Çünkü orada işler yanlış yürüyordu. . 

       Bunların hepsi bir yana ben neden bu hamburgeri hazmedemeyeceğim o kısmını hiç anlayabilmiş değilim. Bu insanlar şartları ağır, hafif bir şekilde bu kazanca ihtiyaç duyuyorlar. Biz bu hamburgerleri hazmedemezsek bu insanların karnı doymaz. Size garip gelen bana garip gelen düzendeki yanlışlık, evet. Bir şeyler ters gidiyor, evet.  Ama  'Aloo, orada mısınız telefonun öbür ucundaki karnı aç insanlar! Hazmetmeye vicdanınız varsa şimdi söyleyiniz: Hamburger mönünüzü nasıl alırdınız? Orta boy mu olsun, süper mi?' diye bir finali hak edecek bir şeyler yapmıyoruz. Yersiz vicdanla insanları arkanıza almaya çalışmayı bir kenara bırakın, mantıkla düşünün. Mantıkla yazın.  

       'Engellilere Acımayın' 

        Engellilere yardım etmeyin anlatmaya çalıştığım durum değil. Engellilere hayatın içinde herkes gibi olabilme imkanı verin. Acıyan gözlerle değil, acaba başına ne geldi diye düşünerek değil engelli olmayan diğer tüm insanlara baktığınız gibi bakın. Sokak çocuğunun elindeki mendili almayıp para vermeye kalkmayın. Mendili alın, parasını verin. Verin ki o hayatı öğrensin.
     
     Geçenlerde bir mendilci çocuk yanıma geldi 'abla mendil alır mısın?' dedi. Elimdeki tüm bozuk paraları verdim  'mendili almayacağım' dedim. 'Abla al ben dilenmiyorum' dedi. Şaşkınlıkla aldım. Koşuşunu izledim. Arkamızda duran mağazaya girdi ve mendil aldı. Onları tekrar satmaya başladı. Dilenmedi. Acımamı istemedi. Tek istediği ticaretini yapıp kar sağlamaktı. Üstelik 10 yaşlarında. Para verdiğim için takdir edilmesi gereken ben değildim, herkes gibi yaşayan o çocuktu takdir edilmesi gereken. Mendili bana zorla vermeseydi de, parayı alıp gitseydi benim hayata bakış açımı değiştirmezdi. Beni bu kadar mutlu etmezdi. Belki iyilik yaptığımı düşünüp bir nebze egolarım şişerdi. Ama ben iyilikten çok öte bir şey yapıp onun hayatla mücadelesindeki bir zincirin halkasını oluşturdum. Ben ondan mendil satın aldım.
     
      Kimse aradan çıkan üç beş kişi kadar vicdanlı değil. Kimseyi yazdığınız köşe yazılarıyla vicdan sahibi yapamazsınız. O yüzden yaşama engeli olmayan insanları ötekileştirmeyin.


Zeheka odasından bildirdi.