4 Eylül 2011 Pazar

Bu da Böyle Bir Anımdı 2.

Merabayın blog okuyucularım. Bugün lise sonrası yıllarımda başımdan geçen tuhaf bir olayı anlatmak istedim. Olaydan ziyade olayın kahramanı ilginçti aslında. Adını şu an hatırlamadığım bir arkadaşın hayatıma girişi ve yaşattıklarını anlatacağım.


Lise bittikten sonra çoğu lise öğrencisi gibi üniversiteyi kazanamamıştım ve ikinci yılımda ÖSS adını verdiğimiz iliğimi kemiğimi kurutan sınava hazırlanıyordum. Sene başlarıydı. Allah'ım ders çalışmaktan o kadar uzaktım ki.. 'İnsanlar nasıl kazanıyorlar hacut' diye sorular sorarken buluyordum kendimi. En yüksek çektiğim puan 191 o zamanlarda. Öyle vahim durumdayım. 'Sene başındayız yea, şindi çalışmaya başlasam sene sonuna kadar unuturum kesin' kafalarındayım. İki arkadaşım var dershaneden, Şule(ki arkadaştan ötemdir şimdi kendisi.) ve Esma. İkisi de zehir gibiler kazanamamışlar ama istedikleri yerler olmadı diye, artizliklerine yani. Nasılsa erken bir sene daha hazırlanırız demişler, geldi hayatıma girdiler (İyi ki de girmişler.) Biz üçümüz takılıyoruz falan ama herkes takıldığı bir soru olunca bu ikisine götürüyor, ben yanlarında besleme Lamia gibi kalıyorum. Baktım böyle olmayacak ya arkadaşlığımı kesecem bu ikisiyle ya da onlardan biri olacam. Ben ikincisini seçtim. O gazla başladım ders çalışmaya, her aktiviteye katılıyorum, aktiviteden kastım test çözmek, konu anlamak tabi. 


Bu arada ben Cemaat dershanesine gidiyordum, onlarında son üç katı yurttu. 12 katlı bina tabi 3 katını da yurda ayırmışlar. Ben bu hatunlara yetişecem ya bilgi konusunda, canımı dişime takmışım. Yurtta kalıyorduk o akşam ve sabah 8'de dersimiz vardı. Kızlar sabah derse gitti. Ben biraz geç kalmıştım. Dişlerimi fırçaladım, defterimi kitabımı almak için dolabıma gömülmüştüm ki kapımın önünden bir kız geçti. Geçerken bana baktı, bende ona baktım. Normal bir bakış değildi. Bir çok anlam ifade eden ama benim bir tanesini bile anlamadığım bakışlardı. Sonra geri döndü. Odaya girdi ve 'pardon saatiniz var mı ?' dedi. '8:10' dedim. Teşekkür etti. Odadan çıktı. Ben eşyalarımı topladım, O tekrar geldi. 'Diyarbakır'da bulundunuz mu hiç?' dedi. 'Hayır, neden' dedim. 'Çok sevdiğim bir arkadaşıma benziyorsun' dedi. 'Ama o olamam di mi ?' dedim gülerek. 'Keşke olabilsen' dedi. 'Nerede arkadaşın ?' dedim. 'Öldü' dedi. Tabi benim tüyler tiken tiken. Bir yandan tırsıyorum bir yandan acayip bir mistisizmin ortasındayım. 'Yaa, başın sağ olsun' dedim. 'Sen sağol bana yeter' dedi. Allah'ım ne demek istiyor çekip vuracak mı şimdi napacak diyorum içimden. Yalan mı söylüyor, dalga mı geçiyor, kafa mı buluyor, ciddi mi anlayamadım bir türlü. Sonra 'sana bir kere sarılabilir miyim çok özledim onu' dedi. Resmen zangırdıyorum. Hayır yüzünde bir ifade de yok. Sarılıyorum ayağına bıçağı falan saplayacak eşşek cennetine yollayacak, ateist midir nedir cemaat yurdunda ayin mi yapacak acaba diye düşünürken korkunun ecele faydası yok dedim ağzımdan 'tabii' kelimesi çıktı. Bana bir sarıldı ama ne sarılma. Anlattıkları doğru herhalde dedim yani o an. 'Teşekkür ederim' dedi, çıktı gitti. Ben bu neydi şimdi diye orada öyle durdum bir bekledim. Rüya mıydı gerçek miydi, az önce tanımadığım bir kız bana ölü arkadaşına sarılır gibi sarıldı mı, sarılmadı mı... Durdum durdum gittim sonra derse.


Sıraya geçtiğimde Şule 'nerde kaldın' dedi. 'Çok acayip bir şey oldu ya tenefüste anlatırım' dedim. Ama ders falan dinleyemiyorum. Neyse zil çaldı, o zamanlar zil vardı yaa ne günler... Esma da geldi, dedim böyle böyle. Kızın biri geldi böyle böyle dedi, böyle böyle sarıldı gitti dedim. 'Allah Allah' falan dediler ne olabilir ki acaba falan diye düşündük ama aklımıza da bir şey gelmiyor ki. Bir tek ben 'kesin ateist beni ayine kurban edecek bak görürsünüz seçilmiş insanım ben' falan diyorum. 'Niye seni seçsinler saçmalama' diyorlar. 'Kedi besliyorum kızım benden iyisini mi bulacaklar ayin için' diyorum. İyice kafam sulanmış, derken bu tuhaf kızımız girdi sınıfımdan içeri. Allah dedim neyse ki kalabalık içinde bir şey yapmaz. Geldi yanımıza oturdu. Gözbebeklerimin içine bakıyor resmen. 'Beni arkadaşlarınla tanıştırmayacak mısın?' dedi. Tanıştırdım. Sonra hep beraber sohbet ediyoruz falan ama gözü hep bende. Yani cinsiyeti erkek olsa hadi bir fikir yürütücem ama bu ne kardeşim böyle elimi falan tutuyor, koluma giriyor, bik bik her yerde ortaokullu kızlar gibi kolkolayız. Ben dedim bu kesin lezbiyen. Baya kızlara ilgi duyuyor belli. Kızlarda olabilir dediler tabi ateist fikrinden daha cazip geldi bu. 


Başka bir tenefüs 'sen iyi sınıftasın, ben kötü sınıftayım çözemiyorum bazı soruları yardım eder misin bana?' dedi. Etmesem öldürecek diye korktuğumdan 'ederim' dedim. Geometri soruları getirdi bana. En kolay sorular, çözdüm anlattım falan 'aa evet, çok zekisin' falan dedi. Lezbiyen falan ama nereye çalışacağını biliyor dedim içimden. Zekama konuşsun canımı yesin. Sonra o aylar ramazan olduğundan 'gel seni bize götüreyim kızımız ol' tarzında tekliflerde bulundu. 'Annemle tanışmanı çok istiyorum bize yemeğe gelir misin?' dedi. Evde işimi bitirecek bu kafaya koymuş dedim. 'Ya canım benim annemler izin vermez öyle şeylere çok tutucular, kızarlarsa bana' dedim. 'Yaa' falan dedi, üzüldü. Derse girmem lazım dedim sıvıştım oradan. Esma sınıfta 'ben biraz araştırdım kızı babası da ölmüş' dedi. 'Yaa bende kıza yalanlar söylüyorum ya, ne lezbiyen ne ateist bunun psikolojisi ağır bozuk kesin, ondan böyle' dedim. 'Uzak dur Hande' falan dediler. Ama ne bileyim inceden bir acıma hissi almış yürümüş küçücük yüreğimde. Başka bir yandan da organ mafyası mı acaba diye düşünüyorum. Sonra bir ara duydum ki sınıfta bayılmış bu kız. Sonra da bir daha gelmedi dershaneye. Öyle bütün gizemiyle ortadan kayboldu.


Aradan aylar geçti, sınava 1-2 hafta kala dershanece katılacağımızı bir yemek için yurda çıkarken çıktı karşıma. Sınıfımın önünde bekliyormuş. Beni görünce koştu boynuma sarıldı. 'Seni görmek için geldim' dedi. 'Nerelerdeydin neden bıraktın dershaneyi' dedim. 'Olmadı bu sene, seneye hazırlanacağım' dedi. 'Anladım, ama benim gitmem lazım hoşçakal' dedim. 'Kendine iyi bak olur mu, bir daha seni göremem herhalde, kesin bir yerleri kazanırsın, gidersin' dedi. 'Kısmet' dedim. Tekrar sarıldık. Öyle arkamdan bakışını hissettim. Sonra dönüp el salladım. O da el salladı. 


Bir daha hiç görmedim, niyeti neydi, iyi miydi, kötü müydü hiç anlamadım. Ölen arkadaşına mı benziyordum, hiç arkadaşı mı yoktu bilemedim. Hala hayatta bir yerlerdeyse iyidir umarım. Hayatımda yaşadığım belki de en garip şeydi. Bu da böyle bir anımdı.


(Kızın adı da İlknur'du, şindi hatırladım.)


Zeheka odasından bildirdi.

1 yorum:

  1. Bence son teorin doğru. Kızın psikolojisi ağır bozukmuş.

    YanıtlaSil